![]() |
10 kuruşluk borcu için Türkiye'ye döndü 70 yıl sonra 3 milyon liralık okul yaptırdı
İşte onun için demiştir Atatürk:
Ne mutlu türküm diyene.? > > > 10 kuruşluk borcu için Türkiye'ye döndü 70 yıl sonra 3 milyon liralık okul > yaptırdı > > Nuran ÇAKMAKÇI 14 Haziran 2009 > > İshak Pinhas, 80 yaşında. Çorlu'da dünyaya gelmiş, Yahudi bir ailenin > çocuğu. Beş yaşında babasını kaybetti, çalışmaya başladı ve ancak iki buçuk > yıl okula gidebildi. Hayatının dönüm noktası 1939 yılında yaşanan Erzincan > Depremi'ydi. Bütün Türkiye, depremzedelere ve çocuklara yardım için seferber > olmuştu. > > İshak Pinhas'ın okulunda da öğrencilerden para toplanmaya başlandı. Küçük > İshak'ın parası yoktu. Sınıftaki bir kız arkadaşı onun yerine 10 kuruş > yardımda bulundu. İshak bu yardımı geri ödemek koşuluyla kabul etti. Ama > dedesinden bu parayı alamadığı için arkadaşına borcunu ödeyemedi. > Utancından, mahcubiyetinden okuldan ayrıldı. Sonradan zengin bir işadamı > oldu ama o 10 kuruşluk borcu hiçbir zaman unutmadı. 70 yıl sonra borcunu > ödemek için sınıf arkadaşını aradı, ancak ismini unuttuğundan bir türlü ona > ulaşamadı. 10 kuruşluk borcun karşılığını 3 milyon liralık bir okul > yaptırarak ödemeye karar verdi. İshak Pinhas ve eşi Fortüne Pinhas'la > doğduğu yere, Çorlu'da Saray Caddesi'ne gittik. İshak Pinhas bugün mağaza > olan doğduğu evi, 5 yaşından itibaren satış yaptığı eski keresteci dükkanını > gezdi. Orası da şimdi bir şekerlemeci. Caddeyi bir boydan bir boya > dolaşırken dedesinin elinden tutarak götürdüğü, bugün cami olan havrayı > inceledi. O zamanları hatırlarken gözleri doluyor, duygularını belli etmemek > için 60 yıllık eşi Fortüne Pinhas'ın ellerini sıkı sıkı tutuyor. En büyük > sürprizi ise 70 yıl önceki bir arkadaşının çocuğu Suat Arıcan yanına > yaklaşınca yaşıyor. > > İshak Pinhas'ın yaşamı acılarla dolu aslında. 1929'da dünyaya geldiği > Çorlu'da 5 yaşındayken babasını tüberkülozdan kaybetti. O zamanlar çok > yaygın olan bu hastalığa yakalanmamak için annesi oradan uzaklaşarak > Filistin'e gitti. Sakat büyükbabası ve babaannesinin yanında kalan İshak'ın > 40 günlük kardeşi bir aileye evlatlık, 3 yaşında olanı ise yetimhaneye > verildi. Yaşlı büyükleriyle yapayalnız kalan İshak, babasının kereste > dükkanında dedesine yardım etmeye başladı. Felçli dede onu okula göndermesi > gerektiğini geç fark etti. Sonunda 7.5 yaşında zar zor Sucaattin İlkokulu'na > yazdırdı. İshak bir yandan dükkanda çalışıyor, kalan zamanlarında ise okula > gidiyordu. Çalıştı, hep çalıştı. > 9 yaşına geldiğinde artık dükkanı çekip çeviren, tüm mal alışverişlerini > yapan, hesapları tutan küçük bir ticaret adamı olmuştu. Yıl 1939. Ülke, > Erzincan Depremi'nin yaralarını sarmaya çalışıyor. Depremzedeler için > kampanyalar düzenleniyor, okullarda bağış toplanıyor. İshak'ın okulu > Sucaatin İlkokulu da bu okullardan biri ama onun kampanyaya verecek harçlığı > yok. > > GERİ VERMEK ÜZERE 10 KURUŞ ALDI > > Sınıftaki kız öğrencilerden biri onun yerine 10 kuruş verdi. İshak sıra > arkadaşının yardımını geri ödeme koşuluyla kabul etti. Ancak dedesinden bu > parayı alamadığı için borcunu bir türlü ödeyemedi. Hem utancından, hem de > çalışmak zorunda kaldığından okulu bıraktı. Trakya Olayları ve ardından > gelen sıkıntılar üzerine Çorlu'dan da taşındılar, dedesiyle İstanbul > Kuledibi'nde bir ev tuttu. Bu kez Sirkeci'de züccaciyede ve baharatçıda > çalışmaya başladı. > > EVLENDİKTEN SONRA İSRAİL'E YERLEŞTİ > > 13 yaşındayken dedesi de öldü. İstanbul'da yapayalnız kaldı. Ama kendi işini > kurmayı başardı. Arkadaşları vasıtasıyla tanıştığı Fortüne adlı kızla > evlendi. Daha önce kendisini çağıran annesinin isteğine ancak 20 yaşında > cevap verdi, eşini de alarak İsrail'e gitti. Orada önce dayılarıyla çalıştı, > sonra eşiyle birlikte bir mandra kurdu. Bir süre sonra da İsrail'in en büyük > peynir tüccarlarından biri oldu. > > 40 yıl boyunca ne Türkçe duydu, ne de Türkçe konuşan birine rastladı. İsrail > vatandaşı olduğu için Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Ancak memleketini, > doğduğu yer olan Çorlu'yu bir türlü unutamadı. Vatan özlemi burnunda > tütüyordu. > 1989'da eşi Fortüne Hanım'la birlikte yıllar sonra Türkiye'ye ilk ayak > bastıklarında 40 yıldır sandık sandık kalbinin bir köşesinde sakladığı > Türkçe kelimeler ağzından tek tek dökülmeye başladı. İshak Pinhas'ın aklında > borcunu ödemek vardı. Türkiye'ye her gelişinde arkadaşını aradı. Ama ismini > hatırlamadığı için izini, adresini bulamadı. İsrail'deyken konsolosluk > vasıtasıyla Türk Eğitim Vakfı'na ulaştı. Vakıf da ona bir okul yaptırmayı > önerdi. > > Bu teklif ona mantıklı geldi. 2004'te tekrar Türk vatandaşlığına tekrar > geçti. Bir vakıf kurdu ve geçen yıl 32 derslikli Fortüne ve İshak Pinhas > İlköğretim Okulu'nun temellerini attı. Okul, önümüzdeki yıl içinde > tamamlanacak. > > FORTÜNE PİNHAS: BİZİM ÇOCUĞUMUZ OLMADI ŞİMDİ BİNLERCE OLACAK > > Tanıştığımızda İshak, züccaciye ve baharat işi yapıyordu, firması vardı. > Evlendik ve İsrail'e gittik. Bizim çocuğumuz olmadı, ona hem annelik, hem > eşlik yaptım. İshak okuyamamış ama başkalarını okutmak istiyor. Şimdi > okulumuzda binlerce çocuğumuz olacak. Okul yapma düşüncesi çok uzun zamandır > kafasında vardı. Yardım etmeyi çok severiz. Evimizin duvarlarında tabloları > çıkarıp, bize gelen teşekkür plaketlerini astık. Şunu unutmamak lazım: İnsan > hayatını doğduğu yerde bitirsin ister. Yurt hasreti çok zor bir şey. Evet, > İsrail'e de alıştık ama Türkiye hasreti çektik. Buradan da kopamıyorum. Çok > seviyorum. > > İSHAK PİNHAS: BEN YAHUDİYİM AMA TÜRKÜM, BURASI BENİM VATANIM > > Aslında dedemin parası vardı. Ama ne olduysa, 1939'teki Erzincan Depremi > için düzenlenen kampanyada bana para vermek istemedi. Zaten doğru dürüst > okula gitmiyordum. Çünkü, zamanınım büyük kısmı ya dükkanda ya da mal almak > için İstanbul'da geçiyordu. Çalışmam ve baktığım ihtiyarları yaşatmam > lazımdı. İstanbul'a gittim, her işi yaptım. Yalnızdım. İsrail'de de eşimle > çok çalıştım, işlerimiz iyi gitti, kazandım. Çorlu'ya ve arkadaşıma borcumu > ödemek istedim. Yanlış düşünülmesin, benim için Türkiye Türkiye'dir. Ben > Yahudi olabilirim ama Fransa'ya gittiğim zaman, Türkiye'ye geldiğimdeki gibi > hisler yok. Türküm. Bu vatan benim, burası toprağımdır. Bazıları başka > şekilde düşünebilirler. Bazıları bunu anlar, bazıları anlayamaz. > > . Cesaretin bittiği yerde, Esaret başlar. -- Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak! M.KEMAL ATATÜRK |
walla helal olsun
|
emeğine sağlık harika
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:06 . |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist