..:: BİLGİ VADİSİ ::.. BİLGİ VADİSİ RSS   TWİTTER   BİLGİ VADİSİ FORUM FACE GRUBU  

Anasayfa Kimler Çevrimiçi Bugünkü Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   ..:: BİLGİ VADİSİ ::.. > GENEL KONULAR > İSLAM DÜNYASI > Dinimiz İslam
Google

   

 
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
SEVEN DE SEVİLEN DE ALLAH (c.c)
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
522

Yeni Konu aç Cevapla
 
Seçenekler Stil
Eski 23.05.09, 09:09   #1
crazyossie
 
crazyossie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 109
Üyelik tarihi: 20.08.2008
Yaşım: 42
Mesajlar: 5.693
Konular: 4141
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 31
Rep Puanı : 1000
Rep Seviyesi : crazyossie has much to be proud ofcrazyossie has much to be proud ofcrazyossie has much to be proud ofcrazyossie has much to be proud ofcrazyossie has much to be proud ofcrazyossie has much to be proud ofcrazyossie has much to be proud ofcrazyossie has much to be proud of
Aktivite
Level: 53 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 132 / 1324
Güç: 1897 / 61214
Tecrübe: 96%

İletişim
Standart SEVEN DE SEVİLEN DE ALLAH (c.c)

Birbirlerini seven bir ailenin müşterek olarak sevdikleri bir de çocukları vardır. Bu uğurda yapmadıkları fedâkarlık, çekmedikleri zahmet –israf derecesine varsa dahi-sarf etmedikleri para yoktur. Sebep ise sevgi!
Yıllarca yaşarız, nihayet ölürüz. Bizleri öldüren kuvvet, aynı zamanda yaratan ve yaşatan kuvvettir. Ölmemize sebep yine sevgidir. Çünkü o kul sıhhatte ise hastalığı ve ihtiyarlığı çok üzücü olacaktır. Hasta ise çok sıkıntı çekmemesi için ölüme hazırlıklıdır. Zengin ise Hakk’a karşı isyanına meydan verilmemiş olacaktır. Fakir ise ölerek zilletten kurtulur. Aşıksa kendisine çekmek için canını ister. Vücud kaydından kurtarır. Şu halde bizim için iyi ölüm çok hayırlıdır. Allah’ın sevgisine delalet eder. Şu halde biz kullar da ölmeden evvel her varlıktan ve hayalden kurtulup yaradanımıza kavuşursak; iştiyakla emirlerini yapıp nehiylerinden kaçsak da mukabil sevgimizi göstersek fena mı olur?
Onun verdiği can nefhası istesek de, istemesek de, yine ona râci olacak. İyisi mi, rızamızla bu işi yapsak da can ve ten kaydından kurtularak ona teslim olsak; kulluğumuzu ve sevgimizi ispat etsek olmaz mı?
Kainat, Allah’ın kitabıdır. Bir yaprak, bir çekirdek, nihayet bir insan mükemmel bir kitaptır. Kurandır. Muhtelif çiçeklerde, muhtelif güzellikte kokular vardır. Bu dünya bahçesinde burnumuzu ve yüzümüzü hoş koku gelen tarafa çeviririz ve yürürüz. O çiçeği buluruz, koklarız. Sebep? Yine sevgi. Çiçeğin daveti var, “Ben senin için yaratıldım beni kokla ben bu kokuyu Rabbimden aldım” diyor hal lisanıyla.
Göz kırpacak kadar geçen zaman zarfında dahi senden gafil olmayandan, sen nasıl gafil oluyorsun?
Allah, yaratılmışlarda, Kendinden başkasını sevmez. Demek ki, her aşığın, sevenin gözü içinde, her sevgide O zahir olmaktadır. Varoluş içinde sadece tek bir Seven vardır, dolayısıyla alem hem sevendir hem de sevilen. Bütün bunlar hep Ona döner.
Sevginin sebebi cemal yani güzelliktir. Güzellik ise, Allah’a aittir. Çünkü güzellik Onun Zatından dolayı sevilmektedir. “Allah güzeldir, güzelliği sever.” Bu nedenle Allah kendi kendini sever.
Sevginin bir diğer sebebi de ihsandır. İhsan, ancak Allah’tan gelir. Allah’tan başka Muhsin-ihsan edici yoktur, yani bir varlık ihsanından dolayı seviliyorsa, bu durumda sadece Allah sevilmiş olunur. Çünkü ihsanda bulunan O’dur aslında. Ve eğer bir varlık güzelliğinden dolayı seviliyorsa, yine sadece Allah sevilmiş olur, çünkü Allah güzeldir.
Sevginin ilgi konusu her durumda Allah’tır. Alem Onun için bir aynadır. Allah o aynada Kendi suretini görür. Demek ki Hakk ancak Kendini sevmektedir.
Âşık sevgilisine dair, herhangi bir tarzda, bir şey işitse, bu tarzda ona dair aldığı haberle onu sever. Tıpkı Hz. Peygamber’in şu hadisinde ifade edildiği gibi: “Benim yüzümden bir dostu mu sevdin yoksa bir düşmandan mı uzaklaştın?”. Demek ki, eşyayı Onun sebebiyle sevmek ve eşyadan Onun sebebiyle yüz çevirmek, her şeyden öte Allah’a duyduğumuz sevginin anlamını ve özünü oluşturmaktadır. O zaman O’nu bizden istediği her şeyi gönül hoşluğuyla ve seve seve yerine getiririz.
Ölmek ve dirilmek. Sonra yeniyi bulmak. yeniyi, büyük yeniyi, solmayan rengi, pörsümeyen yeniyi bulmak. Bütün sorun işte burada. İstediğimiz gibi yeni olabilmek için, beğenmediğimiz eski şeyleri, bakî uğruna fanî olanı unutmak gerekmez mi? Hakir, kısır, cılız, isyanla dolu, bunalımlı, sıkıntılı bir hayattan, renk dolu, ışık dolu, aydınlık dolu, sevgi dolu bir hayata geçebilmek. Sonsuz güzelliği, ebedî gerçeği bulabilmek.
Göz hiç bir şeyin özünü göremez. Gerçeği gören, sezen iç varlığımızdır. “Cümle yerde Hak nazır, göz gerektir göresi” diyor büyük Yunus. İç dünyamızı temizlediğimiz, arıttığımız, bencilliğin, nefsaniyetin dar sınırlarından kurtardığımız zaman, bütün kâinatı yerdeki kum tanesinden, gök yüzündeki Samanyoluna kadar; aşkla, inançla, kucakladığımız zaman, gerçekler ve güzellikler bize perde perde açılırlar. O zaman anlarız ki vücut bir mabeddir. İçinde, sana senden yakın olan vardır. O zaman anlarız ki, başkalarının iyiliği ve mutluluğu, kendi iyilik ve mutluluğumuzla aynıdır. İnsanın gözü aklı kadar görür. İnsanın gerçeğe ve güzelliğe bakan gözleri açılırsa, o zaman her şey olduğundan farklı görülür. Ayna yalnız şekilleri gösterir, gönlün sırlarını göstermez. Kamil insanın yüzüne bak. O Allah'ın aynasıdır. Yunus “Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır” diyor. İnsana hayatı çirkin ve kötü gösteren, biraz da kendi kendini, iç dünyasını, duygusal hayatını eğitemeyişidir. Şad olmuyorsak kabahat bizdedir. Hayatın her anı, akıl almaz, takat getirilmez, bin bir güzelliklerle doludur.
İnsana, tabiata, güzelliklere, hayretle, hayranlıkla “ulu nazarla” bakabilmek, ne muhteşem bir olaydır. Hayret duygusu. insanı tefekküre, bilime ve sanata götürür.
İnsan, kâinatın en muhtevalı varlığıdır. Şimdiye kadar hiç bir ilim ve sanat onun manasını tüketememiştir. Her an ve her insan, yeni ve farklıdır. Yer yüzünde ne kadar insan varsa, o kadar farklı şahsiyet vardır.
Büyük Yunus, “Bir siz dahi sizde görün, benim bende gördüğümü” der. Her insan yaşamın anlamını, kendi kendine bulmak zorundadır. Bunun için de son derece dikkatli ve uyanık, her şeye ilgili, her şeyi gözlemleyen bir insan olmalıyız. Kâinatın ve insanın sırlarına ancak, sürekli, derin, sistemli bir düşünme cehdi ile ulaşılabilir.
Başkalarına ve kendimize yapmış olduğumuz ezaların başlıca sebebi, insan denilen şu meçhulü bilmeyişimiz değil midir? Kendimiz veya başkaları hakkında basma kalıp hüküm vermek, çoğu zaman mutsuzluklarımızın kaynağı olmuyor mu?
Bizler sevginin anlamını keşfetmeli, bir çiçeğin güzellik içinde yaşadığı gibi, sevgiyi yaşamayı öğrenmeliyiz.
Hayatın ve kâinatın manasını anladığımız gün, bütün varlık pırıl pırıl aydınlanmış bir mabed haline gelecektir. Dostluk mutluluğun temelidir. Kimse tek başına, ne hakikatı bulabilir, ne de mutlu olabilir. Bugün psikologlar, diyalog ve dostluğu bir tedavi metodu olarak kullanıyorlar.
Yunus bir şiirinde, “Bunca varlık var iken, gitmez gönül darlığı” der. Maddî kâinattaki hiç bir şey insanın içindeki büyük boşluğu, sonsuz özlemi doyurmuyor. İnsan kendi içinde bir âlemdir. Onda hiç bir varlıkta olmayan bir gönül âlemi vardır. Kâinatın sırrı, belki de insanoğlunun içinde gizlidir. Koca Yunus şiirleriyle işte bunu ortaya koyuyor.
ww.uydulife.tv
crazyossie isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu aç Cevapla

Bookmarks

Etiketler
seven de sevilen de allah (c.c)


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist
Forum SEO by Zoints

E-Marine Education | Vbulletin | Tosfed |
www.bilgivadisi.biz   www.bilgivadisi.biz